Arındırma, herhangi bir şekilde haram unsurlardan kaynaklanan
gelirlerin tespit edilip (sevap beklentisi olmadan) sadaka olarak verilerek elde edilen gelirlerin
temizlenmesi işlemidir. Günümüzde şirketler ticari ve finansal işlemlerini
finansal kurumlar aracılığıyla gerçekleştirdiği için faiz ödemekte veya faiz
geliri elde etmektedir. Ayrıca ana faaliyet konuları fıkhi olarak uygun görülen
iş alanlarında olsa da bazı şirketler belirli derecede de olsa caiz görülmeyen
ürün ve hizmetlerden gelir elde etmektedir. Bu gibi durumlar şirketlerin toplam
gelirlerini bir anlamda kirletmektedir. Eğer söz konusu gelirler fıkhi danışma
kurulları tarafından belirlenmiş olan eşik değerleri aşmıyorsa caiz görülmeyen
gelirler yatırımcılar veya fon yöneticileri tarafından hesaplandıktan sonra
sadaka olarak verilmektedir.
Başka
bir deyişle arındırma işlemini gerektiren olgu hâlihazırda uygulanan izleme
tekniklerinin belirli derecede de olsa İslam dinine göre haram sayılan gelir
unsurlarını barındırıyor olmasıdır. İdeal olarak İslami bir yatırımcının elde
ettiği gelirlerin tamamen İslami prensiplere uygun yollardan elde edilmesi
gerekir. Bu sebeple İslam âlimleri tüm unsurlarıyla İslami prensiplere uymayan
hisse senetlerinden elde edilen kâr payı ve sermaye kazancı gibi gelirlerin
caiz olmayan kısımlarının arındırılması gerektiğine hükmetmişlerdir.
Aslında
gelirlerin arındırılması fikrinin İslam dininde önemli temelleri vardır.
Örneğin zekât ibadeti kişinin elde etmiş olduğu gelirin/servetin bir anlamda
temizlenmesi anlamına gelir. Bu noktadan hareketle izleme sonucu belirlenen
hisse senetlerinden elde edilen gelirlerin haram unsurlardan kaynaklanan
kısımlarının hesaplanarak sadaka olarak verilmesi gerekir. Ayrıca bu fonların
yatırımcının menfaatine olacak şekilde kullanılması, zekât veya vergi olarak verilmesi
caiz görülmemektedir. Burada arındırma ile zekatın farklı şeyler olduğu
unutulmaması gereken bir husustur. Zekât mali bir ibadetken, arındırma yukarıda
da belirtildiği gibi tam anlamıyla İslami kriterleri karşılamayan bir yatırım
aracından elde edilen getirinin haram unsurlardan kaynaklandığı düşünülen
kısımlarının sadaka olarak verilmesinden ibarettir.
Teorik
olarak açıklanması kolay olsa da arındırılması gereken gelir miktarının
hesaplanması oldukça zordur. Bu noktadaki temel problem elde edilen gelirin
içeriğindeki haram unsurlardan kaynaklanan miktarın tespit edilmesidir. Örneğin
bir süpermarket zincirinin alkollü içecekler veya domuz ürünleri satışından
elde ettiği gelirler yiyecek ve içecek satışları kaleminin içinde yer
alacaktır. Pratikte örnekleri çoğaltılabilecek bu tip olgular önemli bir
problem olarak halen varlığını sürdürmektedir.
Arındırma işleminde benimsenen iki yöntemden bahsetmeden önce her şirkete ait arındırma için gereken uygunsuz gelirin nerden öğrenilebileceğini gösterelim. Uygunsuz gelir oranını için maviyle işaretlediğim en sağ kutucuktan öğrenebilirsiniz. Listeye gitmek için TIKLAYIN
Arındırma
işleminde benimsenen iki yöntem bulunmaktadır. Bunlar (i) kâr payı arındırması
ve (ii) haram gelir arındırmasıdır. İlk teknikte arındırma işlemi elde edilen
kâr payları üzerinden yapılmaktadır. Bu yöntemde toplam gelirler içinde haram
unsurlardan kaynaklanan gelirler oransal olarak hesaplanıp bulunan oran elde
edilen kâr payları ile çarpılarak sadaka olarak verilmesi gereken fon miktarı
hesaplanır. Örneğin bir şirketin toplam gelirini 100.000 TL, faiz gelirini
1.000 TL ve yatırımcının elde ettiği kâr payını 10.000 TL olarak kabul edelim.
Buradan faiz gelirinin toplam gelirler içindeki payının %1 (1.000 TL/100.000
TL) olduğu görülür.
Genel
kabul görmüş izleme yöntemlerine göre bu oran %5’in altında olduğu için bu
şirket diğer koşullar sabit kalmak üzere İslami yatırım için uygundur. Bununla
birlikte yatırımcı elde ettiği 10.000 TL kâr payı gelirinin 100 TL’sini
(%1*10.000TL) sadaka olarak vermek zorundadır.
Haram unsurlardan elde edilen gelirler tam anlamıyla hesaplanmış olsa bile bu gelirler yatırımcılara kâr payı veya sermaye kazancı olarak ulaşabilmektedir. Gelirlerinin tamamını kâr payı olarak dağıtan şirketler açısından çözüm nispeten kolay olsa da özellikle gelişmekte olan piyasalardaki firmalar kâr payı ödemelerinden kaçınmakta ve bu gelirleri sermayelerine eklemektedir. Bu olgu haram unsurlardan elde edilen gelirlerin tekrar yatırıma yönlendirilerek şirketin toplam değerinde pay sahibi olması anlamına gelir. Sonuç olarak böyle bir hisse senedinden elde edilen getirinin tam anlamıyla arındırılması mümkün görünmemektedir.
Uygulama
ve hesaplama zorluğundan dolayı arındırma işleminin fon yönetimi veya finansal
kuruluşlar tarafından yapılmasını benimseyen yaklaşımlar da bulunmaktadır.
Ancak İslami sermaye piyasası araçlarına konvansiyonel yatırımcılar da yatırım
yapabilmektedir. Bu olgu göz önüne alınarak arındırma oranı fon veya finansal
kurum tarafından açıklanmakta, arındırmanın yapılıp yapılmayacağı ise
yatırımcının kendi tercihine bırakılmaktadır. Yatırım fonları açısından ele
alınacak olursa ilk uygulamada fonun toplam gelirleri üzerinden fetva kurulu
tarafından belirlenen yüzdeye göre hesaplanan tutar bizzat fon yönetimi
tarafından sadaka olarak verilmektedir. İkinci uygulamada ise fon yöneticileri
tarafından belirli periyotlarda hisse senedi başına belirlenen arındırma
oranına göre yatırımcı, gelirlerinden sadaka olarak vereceği miktarı kendisi
hesaplamaktadır.
Arındırma
işlemiyle ilgili bir başka problem noktası da hisse senetlerinin el
değiştirmesiyle ilgilidir. Arındırma işlemi belirli dönemlerde yapıldığı için
sadece işlem esnasında hisseyi elinde tutan yatırımcının elde ettiği gelirler
arındırılmakta, diğer yatırımcılar etkilenmemektedir. Bu sebeple getiri elde
edilsin veya edilmesin hisse senetlerinin elde tutulduğu süre ile orantılı
hesaplamaların yapıldığı arındırma teknikleri benimsenmeye başlanmıştır.
Kaynak: Mevlüt Camgöz - İslami Hisse Senedi İzleme Metodolojisi